Dünya Radyo Günü’nde radyocularla bir araya gelen İmamoğlu: 5 yıldır TRT’de tek bir haber yayını duymadım
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Lideri Ekrem İmamoğlu, “Dünya Radyo Günü”nde sektör temsilcileriyle bir araya geldi. Radyocuların iktidar tarafından çözülemeyen sorunlarını dinleyen İmamoğlu, kendisinin de benzer bir durumdan şikayetçi olduğunu belirtti. İmamoğlu: “5 yıldır TRT’deyim. Bilemiyorum. Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden gelen haberler… Mesela birkaç projemiz var… Belediye tarihinde bundan daha büyük bir proje yok. Mesela katı atık yakma tesisi. Yaklaşık 550 milyon Euro. Yani mesela metro limitimiz 600 milyon Euro’ya yakın. Yani bunlar büyük işler. Bunu iki dakika, otuz saniye harcıyorsunuz. Hayır, bu çok üzücü. şey. Burası devlet kanalı. O çark bizim vergilerimizle dönüyor. Ben zaten ‘bana versin’ demiyorum. ‘İstanbul’a metro açıldı’ diyorsunuz. Ama otobüsün gelip gelmediğini gösteriyor. yanıyor. Bu çok tuhaf bir durum ve bu tür bir aldatmaca. “İlginç” dedi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Dünya Radyo Günü”nde sektör temsilcileriyle öğle yemeğinde buluştu. Eyüpsultan’daki Artİstanbul Feshane’de düzenlenen toplantıya farklı kuruluşlarda çalışan 30’a yakın radyocu katıldı. Geçmişte iyi bir radyo dinleyicisi olduğunu belirten İmamoğlu, şöyle konuştu:
“KONU GENEL OLARAK MEDYADA HAKİM OLAN DEVLET BASKISIDIR: “Arkadaşlarımın anlattığına göre Türkiye’de nüfusun yüzde 95’ine radyo istasyonları ulaşabiliyor. Bu çok önemli bir oran. Radyo aracılığıyla ulaşılabilir medya kavramıyla belki bir başka yerden daha bahsediliyor. Radyo istasyonları da bu oranı yakaladı. İktidar kanadının baskı ve sansür uygulamalarından paylarını alıyorlar.” . Burada radyoyu bu hattan ayırmak muhtemelen mümkün değil. Baskı ve sansür uygulamaları tarafsız gazeteciliği de etkiliyor. Bugün Türkiye’de bu medya asimetrisinin yarattığı ortamda toplumun sağlıklı bilgiye ulaşamadığını düşünüyorum. Ben de bu durumun en büyük mağdurlarından biri olabileceğimi düşünüyorum. İstanbul’da vatandaşlarımıza sağlıklı bilgi sunmak için büyük çaba harcıyoruz. İstanbul’da toplumun belli bir kesiminin, özellikle de televizyon alışkanlığı olan kadınların ve özellikle ev kadınlarının izlediği yayınlara ve kanallara baktığımızda, yayınların bu sınırlar üzerinden, temel olarak bu sınırlar üzerinden yapıldığını görüyoruz. gerçek olmayan bir haber. Medya kuruluşu var. Açıkçası acıyla söylüyorum; maalesef bu anlamda iktidardan, özellikle de genel olarak medyadan gelen bir baskı var.
BU TARZ BASKILARINA TAMAMEN KARŞIYIZ: Bu durum ülkenin demokratik sürecini olumsuz etkilemektedir. Bilgi edinme özgürlüğünün veya gazetecilik hak ve yasalarının korunduğu bir yerin ancak Türkiye’yi anlamlı bir demokrasi haline getirebileceğini biliyorum. Bu anlamda bu tür baskılara tamamen karşıyız. Medya kuruluşlarının ve vatandaşların haber alma özgürlüğünün sağlanması için elimizden gelen her türlü katkıyı yapmaya hazırız. Buraya katılan ve katılmayan tüm radyocuları tebrik ediyor, daha keyifli ve özgür günlerde buluşmayı diliyorum.”
İmamoğlu, yaklaşık bir saat boyunca radyocuların basın kartı alamamaktan görev tanımlarına, yaşadıkları baskılardan medyadaki pozisyonlarına, seçim sonuç tahminlerinden seçim sonuçlarına kadar farklı konulardaki sorun ve sorularını dinledi. deprem ve kentsel dönüşüm çalışmaları. Radyocuların yaşadığı zorlukların farklı mesleklerde ve farklı şekillerde yaşandığını belirten İmamoğlu, şöyle konuştu:
“TÜRKİYE İÇİN GARİP BİR DÖNEM: Yani ‘Bu da yapılabilir mi?’ dedirten o kadar çok şey yaşadım ki. Artık bu konuyla ilgili kitabı trajikomik bir şekilde yazabilecek duruma geldik diyebiliriz. Hani bize ‘Bu da yapılamaz’, ‘Bu da atılmaz’, ‘Bu da verilemez’, ‘Bu da atılmaz’ dedirten birçok şeyi yaşattılar bize. ‘satılamaz’. Türkiye için tuhaf bir dönem. Dünya siyaseti için tuhaf bir zaman olduğunu düşünüyorum. Muhtemelen bu mekanizma çalıştığı ve bu geleneği takip ettikleri için böyle bir şey yapmaya karar verdiler. Yani radyo yayıncıları gazeteci kimliğiyle ya da farklı bir tanımla, daha spesifik bir şekilde oluşturulabilir. Ya da sarı basın kartı sorununun çözülmemesi çok tuhaf bir durum. Yıllardır bunu sizden duyuyorum. Garip bir durum. Bu ve buna benzer sorunlar çok hızlı bir şekilde çözülebilmektedir. Bilmiyorum, kurulda tartışılabilir. Oradan sonuçla bir çözüm bulunabilir. Ancak böyle bir çaba gösterilmezse sorunlar ya çözümsüz kalır ya da daha da kötüleşebilir.
Sanki bu ülkede milyonlarca vasıflı insan yokmuş gibi: İnsanların hakları, kanunları, özgürlükleri gibi pek çok konuda aslında hep bu şekilde yapılıyor” diyen İmamoğlu, şöyle devam etti: “Benim kaygım bu ülke adına, sanki bu ülkede milyonlarca vasıflı insan yokmuş gibi görünüyoruz. her konuda bir kişinin becerisine teslim olmak. Öyle bir şey yok. Koca bir şehri yönetirken bu milletin çok yetenekli çocuklarına sahip olduğuna şahit oluyorum. Çünkü yaptığımız pek çok güzel işin arkasında 90 bine yakın çalışanımız var ve farklı noktalarda bize farklı yetenekleriyle katkı sağlayan yüzlerce, binlerce insan var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde bahsettiğim sadece bu. Bu nedenle yeter ki insanlarımıza yeteneklerini sergileyebilecekleri, yeteneklerini ortaya çıkarabilecekleri bir ortam sağlansın. Bunun gerçekleşmesini istemediğimiz bir durumla karşı karşıyayız. Çünkü herkesin her şeyin, her güzel şeyin O’ndan olduğunu hissedebilmesi isteniyor. ve bu algı yönetiliyor. Bu büyük bir umutsuzluktur. Ancak ait olduğumuz sistem yani Cumhuriyet, demokrasi; Her bireyin güçlü olduğu bir sistem olmayı gerektirir.
BÖYLE ÇALIŞAN BİRİNİ BİR GÜN YANIMDA TUTMAYACAĞIM: Bu anlamda bir kayıp dönemindeyiz. İstanbul’da çok farklı bir dönem yarattığımızı, yaşattığımızı düşünüyorum. Ben çok şahitim. Çok kolay bir imza… Böyle bir amir memurun karşısına çıkar ve onun adına imza atmaz. Buna defalarca şahit oldum. Ben nasıl tanık olurum? Bir iş adamı olarak şahidim. Bir belediye başkanı olarak şahidim. Yani kocaman bir ilçeyi yönetirken, bu kurumdan yıllarca belge imzalanmadığına, bir şehre hizmetin nasıl bilerek engellendiğine şahit oldum. Allah biliyor ki, eğer her zaman böyle bir şey yapan ve benimle çalışan biri olsaydı, onu bir gün bile yanımda tutmazdım. Benimle çalışamaz. Ve bugün göreve talip olanların bu tıbbi reflekslerine şahit oluyorum. O bakımdan bir vasiyet kararına tabi olmak, süreci yönetmek bu şehrin kaldırabileceği bir şey değil. Çok açık. Demokrasinin güçlü kodlarının sonuna kadar kullanıldığı bir ortamı hem bu şehir hem de bu ülke hak ediyor. Halkımız da bunu hak ediyor.
10 METRO DEDİĞİMİZDE ‘BİZ BAŞLADIK’ DİYORLAR,ÖYLE BİR ŞEY YOK: İstanbul’daki muhalefet merkezi hükümet kanadının kentte metro inşaatını kendilerinin başlattığı yönündeki iddialarına yanıt vermek istiyorum. 2015’te, hatta 2014’te başlandı ama durduruldu, yarım kaldı, hatta hiç başlamadı. Yani şimdi ’10 metro’ dediğimizde ‘Biz başlattık’ diyorlar. Öyle bir şey yok. Çabuk sayabilirim. Örneğin; Pendik-Kaynarca-Tuzla sınırında; Yüzde 0 seviyesindeydi. Raporlarında yüzde 1-1,5 diyor. Aslında bir yere şantiye koymak gibi bir şey. Biliyorsunuz birileri ihaleyi aldı, şantiyeyi sahaya koydu, yıllarca orada kaldı. ya da burası Çekmeköy-Sancaktepe-Sultanbeyli hattı; Yüzde 0 seviyesindeydi. ya da Kirazlı-Halkalı sınırı aynen şöyle; Yüzde 0 seviyesindeydi. Mahmutbey-Esenyurt hattı; Yüzde 0 seviyesindeydi. Ve bunların hepsini biz başlattık. Bir patlama ile gider. Mesela Çekmeköy-Sancaktepe sınırını Samandıra’ya açıyoruz. Sultanbeyli kısmı bu yılın sonunda tamamen tamamlanacak. Tuzla-Kaynarca kesimini bu yılın sonunda tekrar açıyoruz. Örneğin Göztepe-Ataşehir-Ümraniye; Yüzde 4 seviyesindeydi. Bu yıl bitiyor.
TÜRKİYE’YE YAKLAŞIK 1,5 MİLYAR AVRO KAYNAK GETİRDİK: 4,5 yılda İstanbul’da çok büyük işler başardık. Nitekim çok güzel kaynaklar bulduk. Türkiye’ye 1,5 milyar Euro’ya yakın kaynak kazandırdık. Türkiye’nin itibarının ne yazık ki zedelendiği, ‘Talep alamıyoruz’ dedikleri bir ortamda, İstanbul’un itibarı ve yönetim şeklimizle; 5 katı, 6 katı, 7 katı talebi topladık. Dünya çapında yeşil tahvil ihraç ettik. Bunlar büyük başarılar. Tabii ‘bunların hepsini ben yaptım’ demiyorum. Çünkü bunu milletin yetenekli ve değerli evlatlarıyla yaptım. Her biri iyi insanlar, kendi alanlarında uzman insanlar ve eminim ki bu ülkede ülkenin farklı köşelerinde bulduğumuzun kat kat fazlası vardır. Onun için bu liyakat sorunu değerli bir zincirdir. Bu ülkede insanların umudunu kaybetmemesi için o zincirin halkalarını güçlü tutmamız gerekiyor. Aksi takdirde insanlar, çocuklar, gençler, küçük yaşta bile ülkeyi terk etme hayalleri kurarlar. Bunları ortadan kaldırmak için, bu ülkenin ne kadar bereketli, ne kadar zengin, aslında ne kadar keyifli bir yaşama sahip bir ülke olduğunu İstanbul’un ve tüm ülkenin, her bölgesinin duyurmasını sağlamalıyız. ve yüksek bir güç. Bu anlamda sorumluluğumuz büyüktür.
HER AKŞAM HAYALLERİNDE MİYİM diye merak ediyorum: Tüm hizmetlerimiz ve yaptığımız işler ile; Bu kadar kirliliğe ve yok sayılmaya rağmen halkımızı ikna eden, büyük çatışmalara rağmen her konuşmasında beni anan Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyorum. Sanki her akşam duş alıyormuşum gibi endişeleniyorum. Her ne kadar bu kadar anılsak da halkımıza hizmet etmek, halkımıza doğruları anlatmak için çabalıyoruz. Bu noktada yaptığımızın İstanbul için çok iyi olduğuna inanıyoruz. Burada olmanın değerli bir yanı daha var. Biz bu şehri koruyoruz. Biz bu şehri koruyoruz. Korurken aynı zamanda güzelleştiriyoruz. Bizim dönemimizde tek parsel bazında imar artışına izin vermedik. O bakımdan biz bu şehre de sahip çıkan güçlü bir yönetimiz. Bu şehri savunmanın kazancı çok yüksektir. Aksi halde şehrin sağına soluna çekilerek şehrin bir anda kötü bir görünüme bürünmesine neden olabilirler. Bu bakımdan yeni dönemde de göreve talip oluyoruz.
DEVLET TELEVİZYONU OLDUĞU İÇİN SÖYLÜYORUM: Bu anlamda medya kuruluşlarının bizi anlatmasına ihtiyaç var. 5 yıldır TRT’den tek bir haber duymadım. Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi haberleri… Mesela birkaç projemiz var… Belediye tarihinde bundan daha büyük bir proje yok. Örneğin katı atık yakma tesisi. Yaklaşık 550 milyon Euro. Mesela bizim metro hattımızın maliyeti yaklaşık 600 milyon Euro. Yani bunlar büyük işler. Bu iki dakikayı veya otuz saniyeyi harcıyorsunuz. Hayır. Bu çok üzücü bir şey. Burası devletin kanalı. Kendi gözlerimle karşılaştım. TRT’de gördüm. Yani ilçe başkanı bir projesini açıklıyor ya da bir bal-tereyağı ziyafeti, bir etkinlik vs. önünde açıklıyor. Yani çok tuhaf bir durum. Bunu devlet televizyonu olduğu için söylüyorum. Vergilerimiz de bu çarkı döndürüyor. Yani paramı iade ettiği için. Zaten ‘bana versin’ demiyorum. ‘İstanbul’a metro açıldı’ diyorsunuz. Ama otobüsün yandığını gösteriyor. Bu çok garip bir durum. ve bu tür bir aldatmaca. İlginç.”